Küba’da geçtiğimiz yıl temmuz ayında Díaz Canel hükümetinin yeni bir kemer sıkma paketine karşı binlerce kişi sokaklara çıkarak protesto gösterisi yapmış ve halkın içinde bulunduğu sefalete karşı sosyal koşulların iyileştirilmesini talep etmişti. Díaz Canel hükümetinin protestolara cevabı, baskıyla eylemleri sonlandırmak ve yüzlerce eylemciyi tutuklamak oldu. Eylemcilerin serbest bırakılması için Kübalı aydınların ve aktivistlerin öncülüğünde bir uluslararası imza kampanyası başlatıldı. Bu kampanyaya İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) ve Türkiye seksiyonu İşçi Demokrasisi Partisi de destek veriyor. Aşağıda Türkçe çağrı metnini bulacağınız kampanyayı desteklemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz: gazetenisan@gmail.com
Küba Cumhuriyeti Devlet Başkanı Miguel Mario Díaz Canel Bermúdez’e;
Küba Cumhuriyeti Halk İktidarı Ulusal Meclisi Başkanı Esteban Lazo Hernández’e;
Küba Cumhuriyeti Halk Yüksek Mahkemesi Başkanı Rubén Remigio Ferro’ya;
Küba halkına ve uluslararası sola
Küba’da derin bir yapısal kriz var. Bu kriz, hayat koşullarındaki güvencesizliğin dikkate değer ölçüde şiddetlendiği bir ortamda, 11-12 Temmuz 2021’de nüfusun bir kısmının sokaklara dökülmesine sebep oldu. 60 yılı aşkın süredir devam eden saldırganlık ve abluka politikası çerçevesinde ABD’nin uyguladığı düşmanca yaptırımlar, ülke yönetiminin halkın en temel ihtiyaçlarını karşılama konusundaki yetersizliği ve sivil toplumun sosyal, siyasal ve ekonomik taleplerinin görmezden gelinmesi olgularının hepsi bu durumun ağırlaşmasına katkıda bulundu ve hükümetin söylemlerine yönelik güvensizliği artırdı.
Temel ihtiyaç maddelerinin iç pazarda halkın çoğunluğunun ulaşamadığı dövizle satılması kararı ve pandeminin etkileri; ikamet yeri, ten rengi, cinsiyet ve diğer dışlanma kategorileri üzerinden yoksulluğa ve marjinalleşmeye itilen kesimlerin memnuniyetsizliğini daha da derinleştirdi. Ülkenin içine düştüğü ekonomik ve siyasi kriz; sağlık, eğitim, spor ve kültüre ilişkin sosyal göstergelerin tedrici bozulmasında da kendini gösteriyor. Bu çöküş, gençlerin kitlesel göçünde ve dolayısıyla bunun Kübalı ailelerde ve genel olarak ekonomide yol açtığı sonuçlarda tetikleyici bir rol oynuyor.
1959’dan bu yana en büyük toplumsal eylemlerin gerçekleştiği Temmuz 2021’de, polis güçleri ve hükümet yanlısı gruplar ve bazı protestocu gruplar tarafından sergilenen şiddet içeren davranış ve fiziksel çatışma örnekleri vardı. Gelecekte benzer eylemlerin yaşanmasının önüne geçmek adına protestocular hükümetin açıklamalarıyla ve orantısız cezalarla kriminalize edilip cezai yaptırımlara maruz bırakılırken; baskının ve orantısız devlet şiddetinin sorumlusu olan hükümet yanlısı gruplar, güvenlik güçleri ve yetkililer dokunulmazlığın keyfini sürmeye devam ediyor.
2022 Mart’ında protestoları konu alan iki dava görüldü. İlk dava Havana’nın Esquina de Toyo ve La Güinera bölgelerindeki yoksul halkın gerçekleştirdiği protestolarla ilgiliydi. Bu toplu davada 127 kişi 30 yıla kadar varan cezalarla hüküm giydi. Davada verilen cezalar toplamda 1916 yıl hapis cezasına ulaştı. Hüküm giyenlerin sekizi 16-17 yaşları arasındaydı. İkinci dava ise San Antonio de los Banos’da gerçekleştirilen protestolarla ilgiliydi. 17 protestocunun yargılandığı davada 10 yıla kadar uzanan hapis cezaları verildi.
Bu son davada Yoan de la Cruz’un aldığı 6 yıl hapis cezasına dikkat çekmeliyiz. Kendisi protestoları sosyal medyada ilk yayınlayan gençlerden biriydi. Hükümde “Yaşananları sosyal medya üzerinden canlı olarak aktardığı, bu şekilde eylemlerin ülke içinde ve dışında görüntülenmesine sebep olduğu ve bu zararlı eylemlerin başka illerde ve belediyelerde taklit edildiği” ifadeleri yer alıyordu.
Başsavcılığa göre davalarda, 55’i 16-17 yaşlarında olmak üzere toplam 790 kişi yargılandı.
Aynı zamanda, çeşitli sivil toplum sektörleri devlet yetkilileri tarafından sürekli taciz ediliyor. Bu takip, baskı ve gözetim uygulamaları anayasal sınırların dışında hareket eden ve insan onuruna saldırılarla karakterize olan polis teşkilatı tarafından gerçekleştiriliyor. Bütün bunlar, örgütlenme özgürlüğünün uygulanması için yasal güvencelerin yokluğunda, kamusal alana katılım konusunda kitleler ve sivil toplum örgütleri büyük bir kaygı içindeyken, mutlak bir cezasızlık senaryosu içinde gerçekleşiyor. Baskı döngüsü, medyanın, insanların itibarını yok etmek, tüm muhalifleri paralı asker olarak etiketlemek ve mevcut gerçekliği sorgulayan herhangi bir kişi veya kuruluşu gayri meşru kılmak için kullanılmasıyla tamamlanıyor. ABD tarafından desteklenen ve Küba’ya dönük saldırıları destekleyen bir sağ kanat var ama burada bahsedilen kişi ve grupların o sağ kanatla herhangi bir ilgisi yok.
Bu bağlamda, hem Küba’dan hem de uluslararası alandan bu belgeye imza atan kişi, grup ve örgütler:
Haksız yere mahkûm edilen protestocularla uluslararası dayanışma çağrısında bulunuyor.
Eşitlik temelinde gerçekten demokratik bir sosyalizmin kapısını aralamak için gerekli bir adım olarak, haksızca tutuklanan bu insanlar için bir af yasası çıkarılmasını talep ediyor.