Sosyalist örgütlerin ortak açıklaması (metnin sonundaki nota bakınız), 3 Ocak 2025
1. Mart 2011’de başlayan halk ayaklanmasıyla başlayan Suriye devrimi, 8 Aralık 2024’te, on üç yıl süren ilerleme ve gerilemelerin ardından, 54 yıllık bir diktatörlüğün yıkılmasıyla sonuçlandı. Bu, hem ülkenin kendisi için hem de bölgesel ve küresel ölçekte tarihsel bir olaydır. Halk kitlelerini Esad tiranlığının boyunduruğundan kurtarmış ve dünyanın en uzun süreli ve en acımasız diktatörlüklerinden birini yıkmıştır. Rus emperyalizminin (Putin Esad’ın en önemli destekçilerinden biriydi) ve burjuva baskıcı İran rejiminin kuklası olan ve İsrail’in kuzeydoğu sınırının bekçiliğini yapan bu rejimin devrilmesi Ortadoğu’daki emperyalist düzenin bir ayağını yıktı. Bu gelişme bölgedeki kitlelere yeni bir ilham verirken, Arap devriminin yeniden canlanmasından korkan diktatörleri titretiyor. Tamamlanmamış demokratik karakterinden bağımsız olarak Esad’ın devrimci bir alt üst oluşla devrilmesi, dünya genelindeki işçiler ve ezilenler için bir zaferdir!
2. Esad rejimine karşı verilen özgürlük mücadelesini başından beri desteklemiş olsak da, bu hareketin liderliğine hiçbir zaman illüzyon beslemedik veya siyasi destek vermedik. Diktatörlüğün yıkılması karşısında kitlelerin coşkusunu paylaşıyoruz, ancak Golani liderliğindeki yeni hükümete güven aşılamıyor ya da siyasi destek vermiyoruz. Golani’nin liderliğindeki HTŞ ve diğer gruplar burjuva yanlısı, milliyetçi ve İslamcı politik güçlerdir. Rejimin yıkılması, ülkede halkın kendiliğinden örgütlenmeye ve eski rejimin katillerini ve işkencecilerini cezalandırmaya çalıştığı devrimci bir süreç başlatırken; Şam’daki yeni yöneticiler, bu devrimci sürecin derinleşmesine karşılar ve emperyalist ve bölgesel güçler tarafından kabul görecek bir burjuva rejim inşa etmek istiyorlar. Bu amaçla Golani devrimci süreci yatıştırmaya, kitleleri silahsızlandırmaya ve hareketsizleştirmeye çalışıyor.
3. Esad diktatörlüğünü sözde “antiemperyalist bir güç” olarak destekleyen ve şimdi onun yıkılışına yas tutan “sosyalist”, “komünist” ve Bolivarcı partilerin bu tutumunu kınıyoruz. Esad’ın devrilmesinin bir ABD ve İsrail komplosundan ibaret olduğuna ilişkin gülünç iftiralar saçıyorlar. Rus emperyalizmi ve müttefiklerinin bu dostları, Esad rejiminin yarım yüzyıldan fazla bir süredir Siyonist İsrail devletine karşı tek bir kurşun bile sıkmadığını “unutuyorlar.” Eğer İsrail rejimin devrilmesini organize etmiş olsaydı, neden İsrail’in dışişleri bakanı Şam’daki yeni yöneticileri “terörist bir çete” olarak kınıyor?! Ve eğer Siyonistler yeni hükümeti memnuniyetle karşılasa, neden İsrail hava kuvvetleri Suriye’de devrimi zayıflatmak amacıyla yüzlerce sivil ve askeri hedefe saldırı düzenliyor?! Gerçekte, İsrail apartheid devleti, Esad rejiminin varlığını sürdürmesini açıkça tercih ederdi. Middle East Eye ve hatta gerici Siyonist Israel Hayom gibi çeşitli kaynaklar tarafından yakın zamanda haberleştirildiği üzere Esad’ın istihbarat aygıtıyla yakın bağları olduğu bir sır değil. Suriye’nin iki “komünist” partisinin sonuna kadar Esad rejiminin bir parçası olması ve 2011’den bu yana Suriye halkına karşı yürütülen karşıdevrimci savaşı desteklemesi Stalinizmin daimi utanç nişanı olarak kalacaktır.
4. Esad diktatörlüğüne karşı çıkmakla birlikte Suriye devrimini desteklemeyi reddeden sosyalist örgütlerle aynı fikirde değiliz. İsyancılar ve rejim arasındaki mücadeleyi, sosyalistlerin taraf olamayacağı “gerici güçler” arasındaki bir çatışma olarak tanımlıyorlar. Kitlelerin 2011’de başlayan demokratik mücadelesi ile bunun sonucu olan iç savaş ile isyancıların 27 Kasım’dan 8 Aralık 2024’e kadar süren -sokaklarda milyonlarca insan tarafından desteklenen ve alkışlanan- son saldırısını birbirinden ayırarak rejimin yıkılmasının bir darbeden ibaret olduğunu iddia ediyorlar. Esad’a karşı kazanılan halk zaferinin, sosyalistlerin sürekli devrim sürecinde ilerletmeleri gereken tamamlanmamış bir demokratik devrim olduğu gerçeğini inkâr ediyorlar. Tamamlanmamış ve sınırlı bir karaktere sahip olsalar bile devrimleri desteklemek devrimcilerin görevidir.
5. Şu anda kitlelerin önündeki temel görev, Suriye devrim sürecini savunmak, derinleştirmek ve genişletmektir. Bu süreç, Esad rejiminin kalıntılarının karşıdevrimci saldırılarına karşı savunulmalıdır. Mezhepçiliği körüklemeye ve etnik ve dini azınlıkları ayrıştırmaya yönelik tüm gerici girişimler halk seferberliği ile püskürtülmelidir. Aynı şekilde, yeni rejimin baskıcı tedbirlerine karşı, yeni kazanılan demokratik özgürlükler savunulmalıdır. Golani’nin devrimi gasp etme girişimlerine karşı koymak için, 2011 devriminin başında kurulan koordinasyon komitelerinin deneyimlerinden yararlanarak, kitleler kendi bağımsız örgütlerini inşa etmelidir. Silahlı milisler bu halk örgütlenmelerinin iradesine tabi olurken, işyerlerinde, mahallelerde ve kırsal alanlarda sendikalar, öğrenci dernekleri, kadın örgütleri gibi yapılar oluşturulmalıdır. Devrimci sosyalistler olarak, ekonominin kilit sektörlerini işçilerin kontrolü altında kamulaştıracak ve sosyalist bir Suriye’ye giden yolu açacak bir işçi ve halk hükümetinin kurulmasını savunuyoruz.
6. Bu yolda, Suriye halkının, kitle seferberliğinden beslenen acil önlemler için verdiği mücadeleyi desteklemeliyiz. Bu önlemler arasında, işkencecilerin yargılanması ve cezalandırılması, milyonlarca mültecinin geri dönmesi için koşulların yaratılması, ifade, eylem ve siyasi örgütlenme hakkının tam olarak tanınması, özgür ve demokratik seçimlerin yapılması, toplumun tüm alanlarında kadınlar için tam eşitliğin sağlanması, Kürt halkı gibi etnik ve ulusal azınlıkların özerklik ve hatta talep etmeleri halinde ayrı bir devlet kurma haklarının tanınması ve ülkedeki tüm dini toplulukların haklarına saygı gösterilmesi yer almaktadır. Acil önlemler arasında, Esad oligarşisinin tüm varlıklarının tazminatsız kamulaştırılması, ülkenin yıkımından başlıca sorumlu olan İran ve Rusya’ya olan borçların iptal edilmesi, bu ülkelere bağlı şirketlerin tazminatsız kamulaştırılması ve Suriyeli halkın acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kamu borçlarının ödenmesinin askıya alınması da yer almalıdır.
7. Gerçekten özgür bir Suriye, bağımsız olmalı ve tüm yabancı güçleri ülkeden çıkarmalıdır. Bu, Rusya’nın ve ABD’nin askeri üsleri dahil olmak üzere tüm emperyalist askeri üslerin kapatılmasını gerektirir. Aynı şekilde, Kürt halkını ezmek ve Suriye’yi boyunduruk altına almak amacıyla hareket eden Erdoğan yönetiminin hedeflerine hizmet eden Türkiye’nin askeri güçleri de ülkeden ayrılmalıdır. İşgal altındaki tüm Golan topraklarının kurtarılması ve İsrail güçlerinin bölgeden çıkarılması özellikle önemlidir.
8. Suriye devriminin kaderi, Ortadoğu’daki özgürlük mücadeleleri ve Suriye’de devrimci bir siyasi alternatifin ortaya çıkışıyla yakından bağlantılıdır. Bu nedenle, Suriye devriminin Filistin özgürlük mücadelesiyle bağ kurması ve Siyonist işgale karşı verilen kahramanca direnişi açık bir şekilde desteklemesi hayati önem taşır. Aynı şekilde, Mısır, Ürdün, İran, Türkiye ve tüm bölgedeki ezilen kitlelere ulaşmalı ve onların özgürlük, adalet ve haysiyet taleplerini desteklemelidir. Kahrolsun tüm firavunlar, krallar ve sultanlar! Emperyalizmin bölgedeki uçak gemisi olan Siyonist devlet yıkılmalıdır! Nehirden denize, özgür, laik ve demokratik bir Filistin!
9. Suriye işçilerinin ve ezilenlerin en ileri güçlerinin görevi, devrim sürecini savunmayı, derinleştirmeyi ve genişletmeyi amaçlayan ve kitlelerin bağımsız örgütlenmelerini destekleyen yeni bir devrimci sosyalist siyasi alternatifin oluşturulmasıdır. Böyle bir yeni siyasi liderlik, yeni rejim güçlerine muhalefet ederek inşa edilmeli ve gelecekte sosyalist bir Ortadoğu federasyonunun parçası olacak sosyalist bir Suriye için işçi iktidarı doğrultusunda mücadele etmelidir.
10. Biz, aşağıda imzası bulunan örgütler, Suriye devriminin hem iç hem de dış düşmanlarına karşı savunulması için uluslararası bir dayanışma kampanyası çağrısında bulunuyoruz. Böyle bir kampanya, Filistin özgürlük mücadelesiyle dayanışma faaliyetleriyle bağlantılı olmalıdır. Suriye’ye uygulanan tüm yaptırımların derhal kaldırılmasını talep ediyoruz. Aynı şekilde, Avrupa, Türkiye ve diğer ülkelerdeki işçi ve kitle örgütleri, gerici hükümetlerin Suriyeli mültecileri zorla sınır dışı etme girişimlerine karşı çıkmalıdır. Ayrıca, Suriye emekçi halkını, HTŞ liderliğindeki hükümetten tamamen bağımsız olarak özörgütlenmelerini geliştirmeye, işçi sınıfının en acil talepleri ve işçi iktidarı için mücadele etmeye çağırıyoruz!
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE/UIT-CI)
Uluslararası İşçi Birliği (Uluslararası Sekreterlik) – Dördüncü Enternasyonal (UİB-DE/LIT-CI)
Devrimci Komünist Uluslararası Eğilim (RCIT)
Not: Bu bildiriyi ve kampanyayı destekleyen tüm örgütleri, bu sürece katılmaya davet ediyoruz.