Başında aşırı sağcı Donald Trump’ın bulunduğu ABD emperyalizmi, bir kez daha başka bir ülkeye saldırdı. 21 Haziran Cumartesi gecesi Fordow, İsfahan ve Natanz’daki nükleer tesisleri bombaladı.
İsrail ve ABD’nin bu saldırıyı gerekçelendirme biçimi, İran’ın nükleer silahlara sahip olduğu ya da çok yakında sahip olacağı iddiasına dayanıyor. Ancak tüm kanıtlar bunun tamamen yanlış olduğunu gösteriyor. Nitekim İran’ın nükleer programını uzun süredir denetleyen Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK) Genel Direktörü Rafael Grossi, emperyalist saldırıdan iki gün önce şöyle dedi: “Eğer şu anda sorarsanız, elimizde bir nükleer silah üretimine dair, üretim planına dair hiçbir somut kanıt bulunmamaktadır.”
Öte yandan ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Amerikan istihbaratının “İran’ın bir nükleer silah inşa etmekte olmadığını ve Dini Lider Hamaney’in 2003’te askıya alınan nükleer silah programını yeniden başlatma yönünde bir yetkilendirme vermediğini düşünmeye devam ettiğini” belirtti.
Gerçekte nükleer bombalara sahip olan ülke İsrail’dir. Hatta İsrail’in 90 civarında nükleer başlığa sahip olduğu tahmin ediliyor. Üstelik bu ülkenin nükleer gelişimleri Birleşmiş Milletler tarafından hiçbir şekilde denetlenmiyor. ABD de 1945’ten bu yana bir nükleer güçtür ve Hiroşima ile Nagazaki’ye attığı iki nükleer bombayla sivil nüfusa doğrudan nükleer saldırıda bulunan tek ülkedir.
Ayrıca İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nı imzalamamıştır. ABD de bu antlaşmaya taraf değildir. Buna karşın İran, Birleşmiş Milletler’e bağlı UAEK tarafından tamamen denetlenmektedir.
İran’daki diktatörlük rejimine ve teokratik yönetime hiçbir şekilde siyasi destek vermeksizin, bu emperyalist ve Siyonist bombardımanları bir kez daha en güçlü şekilde kınıyoruz.
Bu yaşananlar, yalnızca Siyonizmin Filistin’deki apartheid rejimine verilen emperyalist bir destektir. İsrail’in Lübnan’a, Suriye’ye ve şimdi de İran’a yönelik bombardımanlarının; Gazze’de 3 yıldır sürdürdüğü soykırımın; Batı Şeria’da yürüttüğü etnik temizlik sürecinin -yasa dışı yerleşimlerin sürekli genişletilmesinin– açık bir onaylanmasıdır.
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal olarak, Trump’ın İran’a yönelik bu saldırısını reddetmeye ve dünyanın tüm halklarını saldırıya uğrayan İran’la dayanışmaya çağırıyoruz. Aynı zamanda Filistin halkına desteğimizi sürdürüyor, Gazze’deki soykırıma karşı mücadeleye devam ediyoruz.